Yazar Resmi

* Aybeniz Orhan: Bugün The Great WildLife dergisi için Levent İnal ile beraberiz. Tiyatro oyuncusu, sinema oyuncusu… Kendisine çok özel sorular yönelteceğiz ve aldığımız cevaplar ile çok tecrübeli bu usta oyuncuyu daha yakından tanıma şansı bulacağız. Bakalım kendisini ne kadar sıkıştırabileceğiz! Levent Bey, öncelikle hoş geldiniz. Röportajımızın başında sizi biraz tanımak isteriz.

Başrol Performansı

Levent İnal: Ben 1965 yılının 15 Temmuz günü Ankara'da dünyaya gelmişim. Yengeç burcuyum. Fazlasıyla da yengeç burcunun özelliklerini taşıyorum zaten.

Gençlik dönemimde okul hayatımız devam ediyordu, ama sorunlu bir devamdı bu! Çünkü o dönemleri sizler de bilirsiniz. 80'li dönemlerden hatta biraz daha öncesinden bahsediyorum. Anarşinin kol gezdiği, okumanın zor olduğu günlerdi. Ben de bu ağır şartlar altında okumaya çalıştım bir yere kadar aslında! Liseye kadar okuyabildim. Üniversite sınavına ise ileri yaşlarda girebildim. İktisat Bölümü'nü kazandım, okudum ama yarıda bıraktım. Sonrasında Halkla İlişkiler'i kazandım, onu da yarıda bıraktım.

Küçüklüğümden beri tiyatroya bir ilgim, meyilim vardı. O yıllarda konservatuvara girecektim, ama okulumdan dolayı oraya da gidemedim. Dolayısıyla konservatuvar okuyamadım, olmadı. Yani alaylı bir tiyatrocuyum ben. Rahmetli Levent Kırca ile tanıştım ve tiyatro hayatım başladı böylece. Allah rahmet eylesin, mekânı cennet olsun, çok severdim kendisini. Levent Kırca ile tanışıp tiyatroya ilk adımımı attığımda, takvim yaprakları 1990, 1991'li yılları gösteriyordu. Bir süre tiyatroda birlikte olduk. Ancak şartlar gereği tiyatroya bir süre ara vermek ve Ankara'da ticari işlerle uğraşmak zorunda kaldım. İki kez evlendim. İki ayrı eşimden iki tane çocuğum var; biri 24, diğeri 16 yaşında…

"Filmlerde ve dizilerde genelde kötü adamları oynuyorum! Mafya babası oluyorum, sürekli kötülük peşinde koşan karakterleri canlandırıyorum. Oysaki değişik karakterleri oynamayı çok isterdim. Mesela akıl hastanesinde yatmakta olan bir deliyi canlandırmayı çok isterdim."

Biraz önce de bahsettiğim gibi yıllarca ticaretle uğraştım. Ancak bu süreçte yine dizi, sinema işlerinde de yer aldım. Ticaret hayatımda çok büyük iflaslar yaşadım. Ülkenin ekonomik koşullarından dolayı yaşandı bu iflaslar. Büyük mal varlıklarımız elimizden gitti. Yaklaşık 10 sene önce her şeyi bıraktım ve Ankara'ya veda ederek İstanbul'a yerleştim. Çünkü dizi, sinema ya da tiyatro için Ankara'dan gidip gelmek çok zor oluyordu. 10 senedir İstanbul'dayım.

Doğa ve deniz… Beykoz'da ikisi bir arada! İstanbul'un her köşesi bir başka cennet…

* İstanbul'da nerede oturuyorsunuz?

Şu an bana göre İstanbul'un en güzel yerinde, Beykoz'da oturuyorum.

* Tabii doğaya hakimsiniz. Gerçi İstanbul başlı başına bir cennet ama değerini ne kadar biliyoruz, o da ayrı elbette… Dünya'nın her yerini geziyoruz, gidiyoruz geliyoruz, ama görüyoruz ki İstanbul başka bir güzel…

Doğa ve deniz… Beykoz'da ikisi bir arada… Bu arada İstanbul için olan fikirlerinize de tamamen katılıyorum. Bu şehrin her köşesi bir başka güzel kesinlikle…

İktisat'ı kazandım, yarıda bıraktım. Halkla İlişkiler'i kazandım, yarıda bıraktım. Küçüklüğümden beri tiyatroya ilgim vardı. O yıllarda konservatuvara da gidemedim. Levent Kırca ile tanıştım, mesleki yolculuğum başladı. Alaylı bir tiyatrocuyum ben.

* Şu ana kadar kaç tane dizi, sinema filmi ve tiyatro oyununda görev aldınız? Hangi diziler, hangi sinema filmlerinde izledik sizi?

İnanın şu ana kadar o kadar çok işte görev aldım ki… Dizi olarak Kurtlar Vadisi var, Muhteşem Yüzyıl, Abdülhamit var. Arka Sokaklar'da zaman zaman görev aldım konuk oyuncu olarak. Kertenkele dizisinde rol almıştım. Orada iyi bir karakteri canlandırmıştım. 'Sokrat' diye bir mafya babasını oynamıştım. 55-60 bölüme yakın bir işti Kertenkele… Kırmızı Oda'da rol aldım. Çok güzel bir diziydi gerçekten. Oradaki rolüm kısa sürdü, çünkü senaryoyu değiştirmeleri gerekti. Ben orada Binnur Kaya'nın hocasını oynuyordum. Aynı zamanda kocasını tedavi edecektim. Ancak o dönem bir şeyler oldu ve senaryo değişti. Kırmızı Oda belki de hepimizin hayatlarından birer alıntıydı senaryo olarak. Gerçek bir hayat öyküsüydü.

Beyaz Karanfil diye bir dizim vardı. Şu an bir çırpıda aklıma gelenleri söylüyorum, umarım arada unuttuklarım olmaz! Türkler Geliyor diye bir sinema filmi çekilmişti. Orada görev aldım. İki Gözüm Ahmet filmi var.

Gerçekten kaliteli işlerin ömrü, maalesef 5 haftayı geçmiyor. Çünkü reyting almıyor

* Farklı bir konuya giriş yapalım. Sizce bugün Türkiye'de gerçek tiyatrocular ve gerçek dizi, sinema oyuncuları hak ettikleri gerçek değerlerini bulabiliyorlar mı?

Asla… Asla… Hepsi bir kenarlarda oturuyorlar. Çünkü Türkiye'de birtakım şeyler çok yer değiştirdi. Değerler, değer yargıları yer değiştirdi. Şu an insanlar, çok farklı değerlere meyil ediyorlar. Maalesef günümüz Türkiye'sinde gerçek tiyatrocular, gerçek dizi ve sinema oyuncuları, hak ettikleri gerçek değeri bulamıyorlar. Ne yazık ki Türkiye'de değerler çok değişti.

Gerçekten kaliteli işlerin birçoğu, bir bakıyorsunuz beş bölüm devam ediyor ve beş bölüm sonra final yapmak zorunda kalıyor. Güzel işler maalesef izleyicisine ulaşamıyor. Neden, nasıl bilmiyorum ama gerçek bu…



Türkler Geliyor diye bir sinema filmi çekilmişti. Orada görev aldım. İki Gözüm Ahmet filmi var. TRT'de çok güzel drama-belgeseller yaptık. Birinde Gazi Osman Paşa'yı oynadım. Şu anda da TRT'ye'Mükemmel Eşleşme' adında bir dizi çekiyoruz…

* İnsanlarımızın karakteri mi değişti? Entrikalar, mafyöz karakterler daha çok prim yapmaya mı başladı?

Değil, öyle değil… Aslında onlar da gerekli, olmalı… Çünkü o diziler de günümüzde yaşanan olaylardan kesitler sunuyor hepimize.

Kurtlar Vadisi çok doğru bir diziydi. Ancak doğru mesajları almayı bilene…

* Gerekli ama çok özür dileyerek söylüyorum. Şimdi Türkiye'de silah konusunda bu kadar çok konuşma yapılırken, bu kadar çok silahlı filmin, dizinin çekilmesi sizce doğru mudur? Ben de silah kullanan bir kadın olarak soruyorum bu soruyu size… Silah eğitimini aldığınızda elinizdeki bir aksesuardır, ama eğitimini almamış iseniz, bir cahilin eline geçtiğinde öldürücü bir unsur haline gelir. Bu tür dizileri, filmleri insanlar kendilerine model olarak, örnek olarak alıyorlar.

Bu açıdan baktığınızda elbette doğru değil tabii. Çekilmeli böyle diziler, ama bu kadar abartmanın bir anlamı yok birtakım şeyleri. Böyle dizileri, filmleri ve oradaki karakterleri insanların rol model olarak almaları elbette doğru değil. Bu biraz da cehaletten kaynaklanan bir durum belki de.

Eğitimi yeterli olmayan kimi insanlar, işte bu tip karakterleri bir değer olarak kabul ediyorlar ve sonucunda hiç de istemediğimiz bir noktaya geliyoruz. Kabadayılık, silahla güç gösterisi gibi durumlardan etkilenen kesim de belli aslında. Bakıyorsunuz; iyi eğitim almış, belirli seviyelere gelmiş insanların elinde silah yok. Çünkü silah ile işi yok. Bu kesimin silahı, elindeki kalemi… Ama bakın, ne kadar çok cahil olan, cehaletin içinde hapsolmuş bir bölge varsa, orada böyle karakterler örnek alınıyor.



Son dönemde oyunculuk atölyeleri düzenleyerek tecrübelerini yeni nesillerle paylaşmaya başlayan sanatçı, "Bu mesleğin sırrı çok çalışmak ve asla öğrenmeyi bırakmamak" diyor. Atölyelerine katılan öğrenciler, onun disiplinli çalışma metodlarından ve karakter analiz tekniklerinden oldukça etkilendiklerini belirtiyorlar.

Gelecek projeleri hakkında sorularımıza "Şu an üzerinde çalıştığım bir karakter var ki, kariyerimin en zorlu sınavı olacak" yanıtını veriyor. Detay vermekten kaçınsa da, yeni projenin tarihi bir karakter üzerine olacağı ve bu rol için özel olarak eski bir dil öğrendiği söylentiler arasında.

Oyunculuğun yanı sıra yazarlık ve yönetmenlik denemeleri de olan sanatçı, önümüzdeki yıl kendi yazıp yöneteceği bir kısa film projesi üzerinde çalışıyor. "Yıllardır başkalarının hikayelerini anlattım, şimdi kendi hikayelerimi anlatmanın zamanı geldi" diyerek bu yeni macerasını anlatıyor.

Sanatçının hayranları, onun bu çok yönlü yeteneklerini heyecanla takip ediyor. Sosyal medyada #GerçekKarakterOyuncusu etiketiyle paylaşılan gönderilerde, hayranları en sevdikleri performanslarını ve anılarını paylaşıyorlar. Kariyerinin bu yeni evresinde, izleyicilerine daha nice unutulmaz karakterler sunacağına şüphe yok.